Âh eyledüğüm serv-i hırâmânun içündür
Kan ağladuğum gonca-i handânun içündürSer-geşteliğüm kâkül-i müşgînün ucundan
Âşufteliğüm zülf-i perîşânun içündürBîmâr tenüm nergis-i mestün eleminden
Hûnî cigerüm lâ’l-i dür-efşânun içündürYakdum tenümi vasl güni şem’ tek amma
Bil kim bu tedârük şeb-i hicrânun içündürKurtarmağa yağmâ-yı gamundan dil ü cânı
Sa’yüm nazar-ı nergis-i fettânun içündürCân ver gönül ol gamzeye kim bunca zamandır
Cân ile seni sakladuğum anun içündürVâ’iz bize dün dûzahı vasf etti Fuzûlî
Ol vasf senün külbe-i ahzânun içindür
Günümüz Türkçesi
Ah edişim senin selvi gibi salınıp yürüyen endamın içindir; kan ağladığım gülen konca ağzın içindir.
Şaşkınlığım mis gibi kokan kâkülün yüzünden, dağınıklığım perişan zülfün içindir.
Vücudumun hastalığı nerkis gibi baygın gözünün eleminden, ciğerimin kanaması inci saçan lâ’l dudakların içindir.
Sana kavuştuğum gün vücudumu mum gibi yaktım amma bilmiş ol ki bu hazırlanış ayrılık gecen içindir.
Senin gamının hücumundan canımı ve gönlümü kurtarmağa çalışmam nerkis gibi fettan gözünün bakışı içindir.
Ey gönül, o gamzeye can ver! Zira bunca zamandır seni canımın içinde saklayışım bunun içindir.
Ey Fuzuli, dün vaiz bize cehennemi anlattı; o tasvir senin bir azap yeri olan evin içindir.