(ö. 487/1094) Selçuklu Sultanı Melikşah’ın hanımı.
Terken Hatun, aslen Kanklı adı verilen bir Türk kabilesindendi. Bu kabilenin mensupları Terken tarafından daima himaye görürler ve yönetimde söz sahibi olurlardı. “Acemiler” de denilen bu insanlar sert tabiatlı ve merhametsiz idiler. Bunlar, nereye gitseler orayı harap ederler, halk onları gördüğü zaman kaçacak delik arardı. Onların halka reva gördüğü eziyet ve zulüm, Sultan’ın devletinin temellerini sarsan en önemli etkenlerden biridir. Şiir (Arapça):
“Bir kavim var ki beş vakit namazı nafile sayar ve Harem-i Şerif’te hacıların kanlarını akıtmayı uygun görür.”*
Terken Hatun’un ayrı bir sarayı (dergâh), kendine bağlı devlet erkânı, özel emlâk ve akarı vardı. Bunlardan başka onun sözü Sultan ve yakınları tarafından dinlenir, Sultan’ın hazinesinden istediği kadar harcama yapabilirdi. Terken Hatun’un sık sık gizli eğlence meclisleri düzenlediğini söylerler. Bunun yanında o, devlet sahibi birçok hanedanın mensuplarını da ortadan kaldırmıştır. Yeni bir ülke fethedildikten sonra oranın yöneticilerini rehin alarak Harezm’e getirdikleri zaman Terken Hatun, onlardan oğluna bir sıkıntı gelmesin diye hepsini öldürüp Dicle’ye† attırırdı. O bunu yaparken, Yüce Allah’ın insanoğlunun yaptıklarının cezasını ve mükâfatını yalnız bu dünyada değil öbür dünyada da vereceğinden haberi yoktu. Şiir:
“Her ne yaparsan, zalim ve kâfir dünya hiç vakit geçirmeden onu senin hesabına yazar.”
Sultan Muhammed, Moğolların önünden kaçarken Tirmiz nehrini geçince, annesinin ve hareminin Mazenderan’a gitmesi ve oranın kalesine sığınması için Harezm’e adamlar gönderdi. Terken oğlunun buyruğu üzerine hareket etti. Sultan’ın tohumlarını ve haremlerini birlikte götürürken, askerlerini Harezm’de bıraktı. Hareketi sırasında esir olarak getirilmiş olan fethedilen ülkenin yöneticilerini, emir vererek Ceyhun nehrine attıktan sonra evlâtları, torunları, yakınları ve hazineleriyle Vezir Nasireddin’in refakatinde Dihistan üzerinden Mazenderan’a hareket etti.
Mazenderan’a gelen Sultan orayı da emniyetli bulmayarak Terken’i ve diğer harem mensuplarını Larican‡ ve İlal§ kalelerine gönderdi. Sultan’ın peşinden Mazenderan’a gelen Sübetay, anılan kaleleri kuşatmak için asker çıkardı. Şansa bakın ki yağmurun bulutlarının her zaman yükünü üzerine boşalttığı ve o zamana kadar kimsenin su sıkıntısı çekmediği İlal Kalesi’nin kuşatıldığı zaman yağmur da onlara düşmanlık etti. Yağışını durdurdu. Çünkü şans, çoktandır onları terk etmişti. Şiir:
“Sultan, su çeken fillerle havadan toprağa tatlı su sağlayan kimsedir.”
On beş gün sonra su bitince zor durumda kalan Terken Hatun, diğer harem mensupları ve Vezir Nasireddin ile aşağıya indi. Onlar, kalenin dibine vardıkları zaman hava yüzünü ekşitip üstüne şimşek çakarak ağlamaya başladı. Bu ördeğin balığa şunları söylediği hikâyeye benzedi. Şiir:
“Biz öldükten sonra dünya ister deniz, ister serap olsun.”
Moğol askerleri, Terken Hatun’u, oğulları, kızları ve Nasireddin ile birlikte Tâlekân’da bulunan Cengiz Han’ın yanına götürdüler. 618/1221-2 yılında oraya varınca Cengiz Han’ın emriyle Nasireddin’i işkence ederek öldürdüler. Sultan’ın erkek çocuklarından hiçbirini sağ bırakmadılar. Sağ bıraktıkları Terken’e, Sultan’ın kızlarına, kız kardeşlerine ve hanımlarına Cengiz Han’ın buyruğu ile Sultan ve onun ülkesi için ağıt söylettiler.
Daha önce anlattığımız Sultan’ın nehirden kaçıp kurtulduğu sırada ülkesine dönen Moğollar, Sultan’ın haremini de beraberlerinde götürdüler.
Karakorum’a götürülen Terken Hatun, orada birkaç yıl mutsuz bir hayat yaşadı ve 630/1232-3 yılında hayatını kaybetti. Cengiz Han, onun kızlarından ikisini Çağatay’a teslim etti. Çağatay da onlardan birini özel cariyesi yapıp veziri Kutbeddin Habeş Amed’e verdi. Diğer şehzadelerin payına düşmüş olan kızlardan birini Amed Hacib’e bıraktılar.
Bunlardan başka Sultan Celâleddin’in Terken adında iki yaşındaki bir kızı Curmagun’a düştü. Curmagun onu Kaan’a gönderdi. Kaan’ın emri üzerine onu sarayda (ordu) yetiştirdiler. Daha sonra cihan şehzadesi Hülagu batı ülkesine yönetici olarak giderken, Terken’i ona lâyık biriyle evlendirmesi için Hülagu’ya verdiler. Hülagu da çok değerli bir çeyizle onu, 655/1257-8 yılında Moğol devletine yaptığı değerli hizmetlerinden dolayı Musul yöneticisinin [803] oğlu Melik Salih’e [804] şeriat hükümlerine göre nikâhladı.
- *Mütenebbî’nin bir kasidesinden.
- †Ceyhun
- ‡Tahran’ın 50 mil kuzey-doğusunda Demavend dağında Amul’un bir nahiyesi.
- §Du-Danga eyaletindeki Satı (Tiçin) nehrinin kollarından biri.