Gül istedim diken oldu yerim ne çâre kılam
Meğer libâs-ı hayâtımı pâre pâre kılamN’olaydı sihr bileydim ki hicre doymak için
Yüreğimi yüreğin gibi seng-i hâre kılamEğer sitâreye hükm olsa vaslın ey meh-rû
Yaşımla rûz ü şeb âfâkı pür sitâre kılamDedim ki yâre kulum dedi bu sözü diyenin
Kesem kalem gibi başın dilin de pâre kılamDedim teveccüh edip öldür Ahmed’i dedi
Bu kâr-ı hayre ne lâzım ki istihâre kılam
Günümüz Türkçesi:
Gül istedim, yerim diken oldu, ne yapayım, hayatımı, dikenlere takılıp yırtılan bir elbise gibi parça parça etmekten başka çare yok.
Ah, ne olurdu, büyü bilseydim de, ayrılığa dayanabilmek için, yüreğimi senin yüreğin gibi mermer taş yapsaydım!..
Ey ay yüzlü, eğer sana kavuşmak yıldızların tesiriyle olursa gece gündüz ağlıyarak ufukları göz yaşımın yıldızlariyle doldurayım.
Sevgilime “Ben senin kulunum” dedim; bana: “Bu sözü söyliyenin kalem gibi başını keser, dilini de parçalarım” dedi.
O halde “Lütfederek Ahmed’i öldür” dedim; “Bu hayırlı iş için tereddüt etmeme ne lüzum var!” cevabını verdi.